Genel

Çalışan Bağlılığı için her gün size güçlü fikirlerle sesleneceğim.
Bu güçlü fikirler, Simon Sinek’in “Leaders eat last” kitabında da bahsedildiği gibi, insanı iyi hissettiren 4 kimyasal olan endorfin, dopamin, oksitosin ve serotonine odaklanmanın, şirketlerin çalışan bağlılığı konusundaki başarısının sırrını ortaya koyuyor.
Keyifle okumanız ve şirketlerinizde değişimi başlatmanız dileğiyle.

#1 Misyonla uyumlu çalışanlar yarat.

İnsan beynindeki endorfin ve dopamin, onu hedefe doğru koşturan yegane kimyasallardır. Eğer bu kimyasallar olmasaydı, insan ilk var olduğunda, kendisi ve kabilesi için yiyecek bulmaya yola koyulmazdı. İnsanlar, acıktıkları anda yiyecek bulmaya gitselerdi, şu anda insan neslinden bahsedilemezdi. Çünkü yemek bulabilmek, uzun zaman ve uğraşlar alabiliyordu. Böyle durumlarda hem kendileri hem de kabiledeki diğer kişilerin açlıktan ölmesi an meselesi olurdu.
Bu insanları her gün yiyecek aramaya iten güç, endorfin ve dopaminden geliyor. Avını yakaladıktan sonra tekrar kabilesine geri dönecek gücü de aynı kimyasallar sağlıyor.
Bu kimyasallar, bu çağda artık yiyecek bulmakta devrede değil; ama onlar, bizim önemsediğimiz ve benimsediğimiz hedeflerimizde aynı itici gücü oluşturmaya devam ediyor.

Uzun, emek isteyen ve uğruna en değerli gecelerimizi, yazlarımızı, hafta sonlarımızı heba ettiğimiz hedeflerimiz için yılmadan çalıştığımızda işte o kimyasallar devrededir. Hem hedefe ulaşmak için çabalarken, hem de hedefe ulaştığımız o anda, kimyasallar bizim çok iyi hissetmemizi sağlarlar. Ve o iyi hissetme duygusunu bir sonraki hedef için de yaşamak isteriz. Hayat amacı olan insanlar, bu duygu için yaşarlar.
Bunu herkes yaşayabilir mi dersek, amacını bulabilmiş kişilerin hemen hepsinde yaşanır bu duygu. Amacını bulamayanlar ise, bu duyguyu anlamadıklarından o kişileri garipserler. Bu güneşli havada dışarı çıkmak yerine neden kitaplara gömüldüklerini anlayamazlar.

Endorfin ve dopaminin insanın iyi hissetmesine etkisini anladıktan sonra bunu şirket çalışanları açısından düşünelim.
Şirketin misyonu ile çalışanların amaçları arasında bir köprü kurulduğunda endorfin ve dopamin iş başında demektir.
Bu köprüyü kurmanın birinci yolu, çalışanın işe kabulü sırasında amacının iyi anlaşılmış olmasına dikkat etmektir. Bazı insanların amacı, şirketteki yaptığı işin faydasına odaklanmaktır. Bunu gerçek bir hikaye ile açıklamak istiyorum: Hastanede bir temizlik görevlisi, her gün odalardaki tabloları değiştirmeyi kendine iş edinmişti. Ona verilen görevleri yapmanın yanı sıra onun amacı, hastanedeki hastaların onun sayesinde kendilerini iyi hissetmeleri ve bu sayede onların iyileşmelerini sağlamaktı. Bu örnekte temizlik görevlisinin amacı, ona belirli bir saat aralığında verilen görevleri yapmak ve mesai saatinin gelmesini sabırsızlıkla beklemek, ay sonunda da verilen maaşının yatmasını beklemek değildi! Burada belirtmek istediğim, göreve değil, yaptığımız işin faydasına odaklanan insanları işe alarak başlamamız gerekiyor.

Bazı kişilerin şirketle kurduğu bağın amacı, sadece görev odaklı ve aldığı maaştan ibarettir. Onun hayattaki amacı, şirketteki faydalardan çok daha farklı şeyler olabilir. Mesela, Ege'de bir sahil kasabasına yerleşip, zeytin yetiştirmek olabilir. O zeytinlerle dünyanın en lezzetli zeytinyağlarını üretip, insanlara tattırmak ya da bunu bir marka haline getirmek de olabilir. Ama bu amaç, şirketinizin amacı ile hiç uyumlu olmayacaktır. O yüzden işe alım sırasında, kişilerin hayat amacını anlamak, misyonunuzla uyumlu insanlarla çalışmanın en önemli aşamasıdır.
Köprüyü kurmanın ikinci yolu, şirketin herkesin anlayacağı bir misyona sahip olmasıdır. Misyon ve vizyon çok karıştırılır. Misyon, bir şirketin neden var olduğunun ifadesidir. Bu ifade kesinlikle, gelirle, karla ve büyümeyle ilişkili değildir. “Bizim şirketimiz ürettiği ürün ve hizmeti ile insanlara ne fayda sağlıyor?” ve “Şirketimiz olmasa dünyada ne eksik kalırdı?” sorularına cevap bulur.

Mesela ben kendimden örnek verirsem, benim amacım, “kurumların potansiyellerini performansa çevirecek yolculuklarında onlara bir mentör olarak eşlik etmektir.” Çünkü güçlü ülke ekonomisi ancak güçlü ve başarılı şirketler sayesinde oluşur. Ben şirketlere ve çalışanlara her hizmetimde ülkemin ekonomisine katkı sağladığımı hissediyorum. Endorfin ve dopamin sayesinde de bu hizmetimden keyif alıyor ve hizmetim sırasındaki yorgunluğumu hiç hissetmiyorum.
Köprü kurulmasındaki üçüncü ve en önemli adım ise, şirket misyonunun anlaşılır ve her çalışan tarafından benimsenir olması için tepe yönetimin tutarlı ve istekli davranışlarıdır. Alınan kararlarda ve vizyonun belirlenmesinde misyon temel alınmalıdır. Ayrıca, misyon çok uzun, kafa karıştırıcı olmamalıdır. Net, kısa, anlaşılır ve içinde fayda barındıran bir ifade olmalıdır. En önemlisi ise, samimi olmalıdır.

Hande Muğlalı
Hande Muğlalı Akademi
Eğitmen/Kurumsal Danışman

Save
Cookies user preferences
We use cookies to ensure you to get the best experience on our website. If you decline the use of cookies, this website may not function as expected.
Accept all
Decline all
Functional
Tools used to give you more features when navigating on the website, this can include social sharing.
AddThis
Anladım!
Decline