HVAC

Birleşim Mühendislik Genel Müdürü ve MTMD 7. Dönem Başkanı İbrahim Biner ile geçmişten bu güne çalışmaları hakkında konuştuk, ülkemizin '80 li yıllarından itibaren bu güne ışık tutan, bilgiler aktaran Biner'den MTMD konusunda da detaylı bilgiler aldık, paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.

 

Birleşim Mühendislik Genel Müdürü ve MTMD 7. Dönem Başkanı İbrahim Biner Birleşim Mühendislik Genel Müdürü ve MTMD 7. Dönem Başkanı İbrahim Biner Sayın İbrahim Biner, Birleşim Mühendislik Genel Müdürüsünüz ve MTMD (Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği) 7. Dönem Başkanı oldunuz. Hem sizi tanımak isteriz, hem de Derneğiniz hakkında bilgi almak isteriz, öncelikle eğitim hayatınız ve sektöre girişiniz hakkında bilgi verir misiniz?

1961 Antalya doğumluyum. İlk orta lise eğitimimi Ankara'da tamamladım. Daha sonra İTÜ Makina Mühendisliği bölümünü kazanınca İstanbul'a geldim. Üniversite son senesinde, hayata atılmanın başlangıcında sevgili hocam rahmetli İhsan Gülferi, beni rahmetli Baycan Sunaç ile tanıştırdı.

Çok erken kaybettiğimiz, çok değerli insan, değerli mühendis Baycan Sunaç ile çalıştığınız yılları anlatır mısınız?

Baycan Bey’in ilk mühendisi oldum o da benim ustam. 1982 yılında çalışmaya başladık. 1986 yılına kadar beraber çalıştık. Bilgisayarın ve dolayısıyla internetin olmadığı, bilgiye ulaşımın aşırı zor olduğu yıllarda, mekanik tesisatta hemen hemen her şeyi ondan öğrendim diyebilirim. Mükemmel Almancasıyla son teknolojiyi takip eder ve bizlere aktarırdı. Son derece titiz biriydi rahmetli. Öğretmeyi çok seven, sabırlı, demokrat, Türkçe'nin doğru kullanılmasına, doğru konuşulup yazılmasına çok önem verirdi. Ben de lise yıllarından beri Türkçe konusunda çok titizdim. Bu konuda da çok anlaşmıştık. Baycan Bey de Teknik Üniversiteliydi. Uzun yıllar Almanya'da büyük bir tasarım firmasında çalışmıştı. Tahmin ediyorum ben katılmadan iki yıl önce İstanbul’da bürosunu açmıştı, ilk mühendisi olmuştum. Küçük bir kadrosu vardı. Bir teknik ressam ve sekreter.
O yıllar yavaş yavaş bizim tesisat dünyasının gelişmeye başladığı zamanlardı. '82-'86 yılları arasında Türkiye'de daha çok turizm ile ilgili projeler rahmetli Özal'ın teşvikiyle başlamıştı. Bir de yurt dışında, Libya'da projeler vardı. STFA'ya birkaç proje yaptığımızı hatırlıyorum. Bu yıllarda ağırlıklı turizm yatırımlarını, örneğin Atölye T nin sahibi Mimar Tuncay Çavdaroğlu'nun Çamyuva Tatil Köyü gibi projeleri hatırlıyorum.
Baycan Bey aynı zamanda mükemmel bir eş ve babaydı. Ailesi ara sıra büroya gelirdi. Eşi Sevi Hanım ve kızı sevgili Aslı ile bizlere örnek ailenin ne olduğunu da hep göstermiştir.

Birleşim Mühendislik Genel Müdürü ve MTMD 7. Dönem Başkanı İbrahim Biner Birleşim Mühendislik Genel Müdürü ve MTMD 7. Dönem Başkanı İbrahim Biner Sonrasında Alarko döneminiz başlıyor, bu süreci dinleyebilir miyiz?

1986 yılının başında Baycan Bey’in rızasını da alarak Alarko'ya geçmeye karar verdim. Alarko bir okuldu. Değişik şirketleri vardı. Yurt dışından yabancı firmaların mümessilliğini yapan ALMÜT firmasına geçtim. Zor yıllardı, döviz kıttı, ithalat zordu. Yurt dışından mal getirebilmenin gerçekten cambazlık olduğu yıllardı. Gümrük işlemleri, para transferleri, akreditif açmanın son derece sıkıntılı olduğu dönemlerdi. Turizm yatırımcıları Devletten teşvik alırdı. Gümrük vergisinden muafiyet gibi. Sektörümüzde kullanılan fan-coil, soğutma grubu, otomatik kontrol, jeneratör ve bir otele yönelik ne varsa getirirdik. ALMÜT Maslak'ta 120 kişinin çalıştığı bir firmaydı. Alarko Holding’in kendisi ve tüm şirketlerinin olduğu binadaydık. Bu dönem, mesleki gelişimimde kilit öneme sahip olmuştur.
Teknik dokümanların olmadığı bu yıllarda ALMÜT'ün temsilcisi olduğu yabancı firmaların dokümanlarından çok şey öğrenirdik. Bir de bu yabancı firmanın elemanları gelir ve eğitim verirlerdi, biz de eğitimlere giderdik. Türkiye'nin o zamanki şartlarında batılı firmalar ile çalışmanın avantajını çok yaşadık. Biz de öğrendiklerimiz başta tasarımcılar olmak üzere isteyen herkes ile paylaştık.
Alarko'nun ALFENAŞ şirketinde de yerli ürettiğimiz ürünler satılırdı. Bazen onların müşterilerinin ithal ürün isteklerini de biz karşılardık. Özellikle otomatik kontrol konusunda. Otomasyon bölümümüzün başında Necdet Dağdemir vardı. Döneminin otomasyon gurularındandı. Otomatik kontrolde '80'li-'90'lı yıllarda Alarko, Türkiye'de rakipleri olsa da işi iyi bilen en önemli firmaydı.
Tekstil boyama, tekstil makinaları bölümüz, soğutma kuleleri imalatı yapan bölümüz vardı. Hem imalat hem ithalat, hem ticaret, hem de mühendislik ile geçen Alarko yıllarımız çok verimliydi.

Daha sonra tüm şirketlerin bir çatı altında toplanma dönemi geldi. O dönemlerin de içinde bulundum. Alarko’nun sanayi grubunun en kritik yıllarıdır. Eğer bu hamle olmasaydı bugün bu kadar güçlü bir yapı asla olamazdı. İçinde olanların ancak bilebileceği bir gerçeği bugün rahatlıkla söyleyebilirim. Zira bugünün firmalarının da ders alması gereken bir vakadır. Başta dediğim gibi Alarko’nun değişik şirketleri ve bunların bir kısmının da Ankara, İzmir, Adana ve Antalya şubeleri vardı. Bu birimlerin başındaki kişiler ise kendi bölgelerinde resmen krallıklarını ilan etmişti, merkezi otoriteyi eskisi gibi takmayan garip bir yapı anlayacağınız. Patronlar bu yapıyı kırıp tekrar liyakata dayalı merkezi otoriteyi sağlamak için Önder Şahin Bey’i görevlendirdi. Önder Bey’in o dönemde yaptıklarını bir gün yazmasını diliyorum. Çok önemli bir şirketin hayati bir hamlesinin öyküsüdür. Bugün Alarko Carrier’ın Gebze OSB’deki merkez binasının önünde bir dünya heykeli vardır. Onun yerinde Önder Bey’in heykeli olmalıdır diye düşünürüm hep. Öylesine önemli bir yeri vardır.

Alarko bünyesinde yurt dışı görevleriniz oldu mu?

1996 yılında Alarko Sanayi Ticaret'in şubesini kurdum Moskova’da. Kendi imalatlarımızın ve Türkiye'deki mümessili olduğumuz markaların Rusya'da ki projelere satışını gerçekleştirdim. Verimli bir süreçti. '98 yılında Rusya'da kriz yaşandı. Pazar küçüldü, ülkeme döndüm. Bir süre Karaköy'de daha sonra Gebze'deki merkezde değişik pozisyonlarda çalıştım. Genel Müdür Yardımcılığına kadar yükseldim. 2010 yılında kendi isteğimle ayrılıp Rönesans'a geçtim. Biraz da müteahhitlik maceraları yaşamak için.

Rönesans ile hangi projelerde çalıştınız?

Rönesans, Libya'da büyük projelere başlamıştı, ben de aralarına katıldım. Tüm Libya şantiyelerine MEP Koordinatörü olarak atandım. Çok sayıda proje ve şantiye vardı. 2011 yılının sonuna doğru Arap baharı denilen karışıklıklar başladı ve çok kısa zamanda bir iç savaş tehlikesi belirdi. Vietnamlı işçilerimiz dâhil tüm personelimizi tahliye ettikten sonra biz de döndük. Libya, inşaat sektörümüz için gerçekten kaçan en büyük fırsattır.

Dönünce Birleşim Mühendislik'deki çalışmalarınız başladı, o zamanlar Birleşim Mühendislik nasıl bir firmaydı?

2002 yılında 2 kurucu ortak tarafından kurulmuş bir mekanik tesisat uygulama firmasıydı. Kurucuları Mesut Altan ve İdris Çakır Beyler Alarko yıllarımda yakından tanıdığım kişilerdi. İşlerine ne kadar âşık olduklarını, firmalarını büyütmek için ne kadar çaba harcadıklarını çok iyi biliyordum. Ben bu firmaya 2011 yılında katıldım. Kurumsallaşma sürecini başlatmışlardı, ben geldiğimde hızlandırdık. Son 7-8 yıla baktığımda Birleşim'den daha hızlı ve sağlıklı büyüyen yurt içinde başka bir mekanik taahhüt firması göremiyorum. Son beş yıldır İSO İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde yer alıyoruz. Son listede 315. sıraya kadar yükseldik. Her yıl düzenli olarak vergisini ödeyen bir şirketiz. Bence en önemli değer bu olmalı bir şirket için.

Neyi farklı yapıyor Birleşim Mühendislik?

Müşteri memnuniyetine çok dikkat ediyoruz. Gerçek anlamda önem veriyoruz. Örneğin şantiyeler durur ama biz hiçbir zaman şantiyeyi terk etmeyiz. Bir şekilde işveren ile kol kola girip işimizi bitiririz. Hiçbir firmayla kötü ayrılmadık. Çok sadık müşterilerimiz oldu. Bu özellikleri Alarko'ya benzetiyorum. Her iki patronumun vizyonları da bu şekilde. Çok büyük işler yaptık. Ağırlıklı yurt içinde, özellikle yüksek binalar Safir, Skyland gibi, Büyükdere Caddesi üzerindeki 50-55 katlı yüksek binaların hemen hemen çoğunun mekanik elektrik taahhüt işini biz yapıp bitirdik. Bir de hastaneler var, çok sayıda hastane referansına sahibiz.

İbrahim Binerİbrahim BinerProje departmanınız var mı kendi bünyenizde?

Evet var, ancak dışarıya değil kendi işlerimizde değerlendirme ve tamamlayıcı olarak çalışıyorlar. Gerek ben, gerekse patronlarımız Türkiye’de tasarım işlerinin sadece tasarım firmaları tarafından yapılmasına yürekten inanıyoruz. Onlar geliştikçe ve genişledikçe bu sektörün ileriye taşınacağına eminiz.

İşinizde geçmişle bugünü karşılaştırdığınızda farklılıklar var mı?

Geçmişte mekanik taahhüdünü yaptığımız projenin ana ekipmanlarının tümünü biz tedarik ederdik. Şimdi ana ekipmanları işveren alıyor. Hatta ana ekipman kategorisi dışındakilere de başladılar. Kendilerinin daha ekonomik alabildiklerini düşünüyorlar. İşveren firmalar bir de taahhüt firmalarının mali yapısına güvenmiyorlar. Taahhüt firmalarının birçoğunun finansal gücü az. Ödeme sorunu çıksın istemiyorlar, kendileri satın almayı tercih ediyorlar. Bize de cihaz seçimlerini kontrol edip doğru ürün olup olmadığını belirlemek kalıyor, bu da sonuçta ücretsiz bir mühendislik hizmeti oluyor. Fakat sözleşme gereği bunun tüm sorumluluğu da yine sizde oluyor. Bu yüzden cirolar ve kârlar azaldı. Mali güveni sağlasanız bile işverende bu alışkanlık oldu. Taahhüt firmaları artık çok daha düşük cirolar ve katma değerler ile çalışıyor. Bu yüzden de son yıllarda aramızdan birçok firma ayrılmak zorunda kaldı. Bu dönem ise en zoru. Kriz bitene kadar kaç firma daha bunca yıllık emeğini heba etmek zorunda kalacak, inanın bilmiyorum ve çok üzülüyorum.

Projeciler de böyle değil mi?

Emek yoğun bir iş olan tasarımcılık zaten ben bildim bileli düşük rakamlar ile çalışırdı. MMO'nun aslında bir proje bedeli hesaplama tablosu var, işin cinsine göre. Bu formüle göre bile tasarımcılarımız iş alamıyor. Önemli bir sorun. Yurt dışı işlerde daha fazla kazanç vardı, şimdi yurt dışı işlerin de azaldığını görüyoruz. Bu dönemin getirdiği tahsilat ahlaksızlığı da eklenince işlerinin ne kadar zorlaştığını tahmin bile edemeyiz.
Ama bizlerden bir farkları var. Onlar emek yoğun çalışıyorlar. Finanse etmek zorunda oldukları rakamlar bize göre oldukça düşük. Riskleri de bize göre çok çok az. Yani bir kenarında kötü günler için kaynak ayırmışlarsa bu fırtınadan çok daha kolay çıkarlar.

Sektör nereye gidiyor?

Sektör artık kabuk değiştiriyor. Buna hazırlıklı olmalıyız. Etken olan şey ise teknolojinin gelişmesi. BIM süreçleri ve akıllı çizim programları oyunun kurallarını değiştirmeye başladı. Programlar daha da akıllanıyor, mühendislik hesaplarını kendileri yapıyor. Bu ne demektir? Artık eldeki mimari dizaynı baz alan bir program, bir operatörün belli komutları vermesiyle boru hesabı, kanal hesabı, ısıtma soğutma hesabı yapabiliyor. Sonrasında bu disiplinleri tasarım halinde doğru bir şekilde 3 boyutlu olarak çizebiliyor. Kritik alanlarda çakışma kontrollerini de yapıp uygulama projesi haline getirebiliyor. Vidasına kadar keşif çıkarıp gereken noktalarda istenilen ölçekte detay alabiliyor. İşler artık buraya evriliyor.
Yakın zamanda dizayn ofislerinin ve MEP uygulama firmalarının küçüleceğini, sayılarının azalacağını düşünüyorum. Marjinalleşecekler.

Mevcut binalarda ise akıllı kameralar sayesinde ortamlar 360 derece taranıyor, milimetrik olarak tüm mahallerin rölevesi çıkıyor, revit gibi programlar bu mimari röleveyi alıp üç boyutlu olarak mekaniğini, elektriğini işliyor, sonuçta üç boyutlu tasarım ortaya çıkıyor. Vidasına, puluna kadar her şey belli. Şantiye dışında bir atölyede bu ölçüler ile parçaları hazırlatırsınız, sadece montaj yapmak kalır. Lego oynamak gibi basitleşir.
Belki de yakın gelecekte soğutma grubu, klima santrali gibi ana ekipman üretimi yapan firmaların altında küçük fakat işinin uzmanı montaj firmaları olacak. İşin uygulaması bu şekle dönüşecek. Bu programları kullanarak çalışmak çok hızlı olacak. Bu da bizim bildiğimiz anlamda tesisat müteahhitlik firmalarının küçülmesi ve marjinalleşmesi olacak. Tesisat taahhüt firmaları ne kadar hazırlıklı olursa şansları o kadar artacak. Teknolojiye yatırım yapıp bu tehditlere karşı hazırlanmaları gerekiyor.
Elbette bu söylediklerim tamamen kendi fikrimdir, MTMD’yi bağlamaz.

MTMDMTMDMTMD'nin 7. Başkanı olarak Derneğiniz konusunda bilgi verir misiniz, döneminizde farklılıklar olacak mı?

Tüm derneklerin bilgilendirme, eğitim, farkındalık yaratma, farklı pazarlarda olma gibi birçok görevleri vardır. MTMD olarak biz de bu konulara uzun zamandır önem veriyoruz.
Bu dönemde devlet ile olan ilişkilerimizi belli konuları seçerek diğer derneklerle de işbirliği içinde güçlendirmeyi düşünüyoruz. İlk konumuz böyle. İkinci konumuz eğitim. Mümkün olduğu kadar değişik formatta eğitimler yapmayı düşünüyoruz. Eğitim komisyonumuz çalışıyor. Konusunda isim yapmış uzman kişilerin youtube da bilgilendirme videolarını hazırlamak istiyoruz. Teknik eğitimden ziyade işin yönetimsel, hukuksal, finansal konularına ağırlık vereceğiz. Planımız bu. Yönetim Kurulumuzda bu konulara hakim arkadaşlarımız çalışıyorlar.
Yurt Dışı İlişkiler Komisyonumuz, değişik ülkelerde bize benzer dernekleri bulmak onlar ile ilişkiye geçmek ve iş birlikleri oluşturmak için çalışıyor. Öncelikle Avrupa ülkeleri hedefimizde.
Yurt Dışı İş Geliştirme Komisyonumuz ise İSİB gibi oluşumlar ile yurt dışında iş ilişkileri nasıl kurulur, o bölgelerde iş nasıl yapılır, nelere dikkat edilmelidir gibi konulara odaklanıyor.
Bir de haksız rekabet konusu var. Onunla da mücadele etmek her daim görevimiz.

Haksız rekabet konusunu açar mısınız?

Haksız rekabet konusunda temel konu, adam-saatin doğru tespiti çalışması. Bir binada yapılacak işin adam-saat tahmini vardır. Daha önce söylediğim gibi malzemelerin büyük kısmı işveren tarafından temin edildiği için geriye kalan işçilik maliyeti, şu anda teklif fiyatının yüzde ellisini oluşturuyor. Eskiden bu oran %20 – 25 civarındaydı. Bu yüzden iş alınırken dikkat edilmesi gereken en önemli konu haline geldi.
Haksız rekabet oluyor ise bu durum, bilgisizlikten veya kötü niyetten olabilir. Neden bilerek düşük fiyat verilir sorusuna; kötü niyetlidir, işi yapmayacaktır veya zor durumdadır avansını bir miktar daha yaşayabilmek için kullanacaktır diye yanıt verebilirim. Derneğimizde çok şükür böyle firmalar yok. Ancak ülkemizde böyle çok sayıda firma var. Yatırımcılar ve işverenler de bunu yaşadıkları acı tecrübeler ile biliyor ve ucuzluk tek kriter olmuyor artık. O dönem bitti.

Dernek çatısı altındaki firmalara işverenlerin bakışı daha farklı olamaz mı? Daha güvenilir firmalara buradan ulaşamazlar mı?

Tabii ki… Mutlaka bir sivil toplum kuruluşunun bünyesindeki firmaların kontrolü daha kolaydır. Danışılacak merci vardır. Onur kurulumuz üyelerimiz hakkında şikâyet varsa konuyu değerlendirmektedir. Ancak yine de işverenlerin çalışacakları firma bir dernek üyesi midir diye çok düşündüklerini sanmıyorum.

İbrahim Binerİbrahim BinerTAD Komisyonu hakkında ne söylemek istersiniz?

Gerek İSKAV ile gerekse diğer dernekler ile üzerinde en çok durduğumuz konuların başında geliyor. Biraz önce kalite süreçlerinin şantiyelerde olmadığından yakınmıştım. Test Ayar Dengelemenin başarısı bunun sonucu. Eğer siz zamanında imalatınızı iyi denetlerseniz bunun Test Ayar Dengeleme süreci de o kadar rahat geçer. Ama maalesef Türkiye'deki yapıların çok büyük bir kısmında bu kalite kontrol sistemi doğru çalışmadığı için, işçi ne yaptıysa ve siz de görmediyseniz öyle oluyor. İş ancak ölçmeye gelince ortaya çıkıyor. Bu da inanılmaz zaman ve para kaybettiriyor. Bunları engellemek için aslında bir commissioning süreci (Yeterlilik denetimi de denebilir) olmalı. Test Ayar Dengeleme yani kısaca TAD, commissioning sürecinin içinde bir bölüm sadece.

Bu süreç nasıl işliyor?

Bu süreç mimari çizimlerden de önce bağımsız bir commissioning firmasının çalışmalarıyla başlıyor. Tüm süreç içinde sürekli denetleyen, raporlayan, yapılması gerekenleri sırasıyla yaptıran, yapılanların doğruluğunu onaylayan ve tüm bu süreçleri dokümante eden bir birim bu. Amerika buna commissioning diyor, biz Türkçesini tam bulamadık. “Yeterlilik Denetimi” şeklinde Mustafa Bilge Hocamın önerisi var.
Bu aslında bir nevi kalite kontrol süreci gibi işliyor. Ön dizayn, dizayn, yapım, kabul ve garanti süreci aşamalarını içeriyor. Tam da yatırımcının haklarının korunmasına yönelik bir süreç ancak ülkemizde bunu ne yatırımcı biliyor, ne de işveren. Bilen de buna para vermek istemiyor. İşte bu kadar çelişkilerle dolu bir ülkeyiz biz.
Biz ise Birleşim olarak kendi bünyemizde belli bir yatırım yaparak, kadro oluşturarak iki yıldır bu süreci kendi şantiyelerimizde uyguluyoruz. İnanılmaz faydasını gördük. Türkiye’de kendi kendine NCR açan ilk ve tek firmayız galiba.
Bu konuda önerim mekanik müteahhitlerimizin bu konuya az da olsa bir yatırım yapmaları. Buzdağının altında kalan kısımları bu şekilde kurtaracaklarına inanıyorum. Belki ekonomik olarak zorda olduğumuzu bu dönemde olmasa dahi ileride akıllarında tutmalarını öneriyorum.

Bize zaman ayırdığınız çok teşekkür ederiz, önümüzdeki dönemde MTMD'nin gerek eğitim, gerekse farkındalık çalışmalarının duyurulmasında katkıda bulunmayı isteriz. Bu ülke hepimizin.

Rica ederim. Kapımız herkese açık. Tüm arkadaşlarım bu ülkenin iyiliği için her türlü fedakârlığa hazır.

Save
Cookies user preferences
We use cookies to ensure you to get the best experience on our website. If you decline the use of cookies, this website may not function as expected.
Accept all
Decline all
Functional
Tools used to give you more features when navigating on the website, this can include social sharing.
AddThis
Anladım!
Decline