Yapıda Tesisat

Bu yazı TESİSAT DERGİSİ Nisan 2018 Sayısı'nda yayınlanmıştır.

İrfan ÇELİMLİ, Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği / 6. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı

Yapı Sektöründeki Uygulama Sorunları

İrfan ÇELİMLİ, Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği 6. Dönem Yönetim Kurulu Başkanıİrfan ÇELİMLİ, Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği 6. Dönem Yönetim Kurulu BaşkanıPiyasada konuşulan ve MTMD üyelerimizle yaptığımız değerlendirme toplantılarından vardığımız sonuç, yapı sektörümüzde ciddi haksız uygulamaların yapıldığı ve haksız rekabetin gün geçtikçe arttığıdır.

Bununla ilgili olarak, son yıllarda yapı sektöründe yaşanan önemli sorunlardan başlıcalarını aşağıdaki şekilde ana başlıkları sıralamak isterim;

• Sözleşmelerdeki, işvereni aşırı koruyan ağır koşullar ve orantısız sorumluluk şartları,
• İş yapım sürelerinin beklenmedik şekilde uzaması, ancak bunun sonucunda yüklenicilere gelen ilave maliyetlerin karşılanmaması ve yükleniciye rücu edilmesi,
• Saha mobilizasyon gereksinimlerinin “Ana Yüklenici” veya işveren tarafından doğru ve yeterli seviyede sağlanamaması,
• Yapıda görev alan farklı disiplinlerin (yüklenici-altyüklenici- tedarikçi –işveren temsilcileri vb.) arasında iş planlamasının doğru yapılamaması (veya hiç yapılmaması) ve işlerin aksaması,
• İşlerin teslimi aşamasında yaşanan disiplinler arası uyumsuzluklar ve sistemlerin devreye alınmasındaki gecikmeler,
• İş ihalelerinde eşdeğer olmayan firmaların yarıştırılması sonucu haksız rekabetin oluşması.
• İşverenden kaynaklı yetersiz mühendislik tasarımlarının getirdiği süreç ve malzeme kayıpları.
Tasarımda yetersiz firma seçimi veya İşverenin doğru girdileri tasarımcıya verememesi sonucu, ‘’ Kervan Yolda düzülür’’ mantığı ile yapılan çalışmalar!
Yukarıda sıraladığım konuların çözümü için yapılması gereken çözüm önerilerimin başlıcaları ise şöyledir;
• Uluslararası alanda ve işlerde yapıldığı gibi, yüklenici sözleşmelerinin dengeli ve tarafları eşit koruyan doğru koşullarda olması sağlanmalı (FIDIC benzeri tip sözleşmelerin kullanılması) ,
• İşverenler kendi bünyelerinde olmayan proje yönetim guruplarını atayarak, doğru bir ihale yönetimi ile şantiye organizasyonu sağlamalı,
• KİK (Kontrol – İşletmeye Alma – Kabul=Comissioning) hizmetlerinin işin başından itibaren atanması sağlanmalıdır. Özellikle bu konuda uzman firmaların görev alması çok önemlidir.
• TAD (Test-Ayar- Dengeleme ) hizmetlerinin de 3. göz uzman gruplar tarafından yapılmasıdır. İş süreçlerinin tam başında; yani tasarım hizmetleri ile birlikte bu grubun görev alması çok önemlidir.

Yukarıda belirttiğimiz özet çözüm önerilerinin kaynakları için, iklimlendirme sektör platformlarında çeşitli çalışmalar son yıllarda artarak devam etmektedir. Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği olarak da gerek derneğimiz içinde gerekse platform içindeki bu çalışmalara katılım sağlamaktayız. Tüm sektörel bileşenlerin ve uzmanların, bu çalışmalara katkı koyması ve bunları dikkate alması, gerek haksız rekabeti gerekse sektörel sürdürülebilirlik çalışmalarını olumlu etkileyecektir.

Diğer önemli bir konu da bugüne kadar birçok sunumlarda ve görüşmelerde dile getirdiğim “Kuvvetler Ayrılığı’’ ilkesinin yapı işlerinde, mümkün olduğunca uygulanması yönünde irade göstermektir. Bunun için de yine işverenden başlayan ve tesisat sektörü bileşenleri olarak bizler bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeliyiz. Dolayısıyla, uzman grupların sadece kendi uzmanlık alanında görev yapması hedeflenmelidir;

     Tasarım,
     Proje Yönetimi,
     Malzeme temini,
     Uygulama,
     TAD yapımı(Test-Ayar-Dengeleme),
     KİK (Kontrol –İşletmeye Alma –Kabul=Comissioning) disiplinleri, farklı tüzel kişilerden oluşmalıdır. Bu yöntemle çapraz kontrolün en iyi ve sağlıklı bir şekilde yapılacağı gerçektir. Ayrıca uzmanlaşmanın çok daha iyi özendirildiği ve kalitenin daha da geliştiği bir iş ortamı ve iş iklimi oluşacaktır. Buna bir örnek vermem gerekirse;

Zaman zaman ihalelerde karşılaştığımız bir durum; Tasarımı yapan firmanın aynı ihaleye girerek ve muhtemel keşif hilelerini de bilerek ciddi haksız rekabet oluşturması ve işveren de tasarımı bedelsiz yapması gibi mantıksız ve sektöre zarar veren guruplar mevcuttur. Sektörel bileşenler olarak hepimizin görevi bu tip olumsuz uygulamaları deşifre ederek, gerçekleri piyasa ile paylaşmak olmalıdır. Diğer taraftan hem tasarımı yapıp hem malzemeyi temin etmenin ve devamında da uygulamayı aynı gurubun yapmasının ne kadar sağlıksız olacağı açıktır.

Sonuç olarak yapı sektöründeki sürdürülebilir sağlıklı bir gidişin olmasında mesleki sivil toplum örgütlerinde görev alarak ve dayanışarak daha verimli ve olumlu sonuçlara ulaşacağımıza inanıyorum.

x

Tesisat Dergisi / Nisan 2018 Sayısı

 

Save
Cookies user preferences
We use cookies to ensure you to get the best experience on our website. If you decline the use of cookies, this website may not function as expected.
Accept all
Decline all
Functional
Tools used to give you more features when navigating on the website, this can include social sharing.
AddThis
Anladım!
Decline